
1940 - 1975
Fatma Mehveş Barut laboratuvarı yaşatmak için oğlunu eczacı olmaya teşvik eder. İbrahim Hayri Barut İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Eczacı Okulu’ndan diplomasını alınca 1940 yılında yönetimi devralır.
Fatma Mehveş Barut’un laboratuvarı ayakta tutmak için gösterdiği çabalara tanık olarak büyüyen İbrahim Hayri Barut, öğrenim hayatı boyunca her fırsatta Çemberlitaş'taki laboratuvara gider, üretimin her aşamasında çalışırdı. Makinelere meraklıydı, bozulan makinelerin altına yatıp tamir edecek kadar beceri sahibiydi. Birçok geceler distile su kazanı başında eli yüzü kömür tozu içinde sabahlayıp okula giderdi. Bu şartlar altında üniversiteden mezun olur.
İbrahim Hayri Barut önce laboratuvarın adını, “Abdi İbrahim Barut Tıbbi Ecza Laboratuvarı” olarak değiştirir. Bu isimle tıbbi ecza imalatçılığıyla iştigal edeceğini ve laboratuvarın tek yetkilisi olduğunu bildiren ve imza örneğini içeren bir belgeyi, “Abdi İbrahim Barut” adıyla imzalayıp noterde onaylatarak ilgili firmalara gönderir, meslek hayatı boyunca da bu ismi kullanır.
Önce galenik preparatları tasfiye eder ve tıbbi müstahzar üretimine ağırlık verir. O sırada İkinci Dünya Savaşı devam etmekte olduğundan Avrupa'dan makine getirtmek mümkün olmaz. Makinelerle ilgili tecrübesini ve bilgisini teknisyenleriyle paylaşıp makinelerini yeniler.
İkinci Dünya Savaşı biter bitmez, Danimarka ve İngiltere'den son sistem iki tablet makinesi getirtir. Ayrıca laboratuvarı; ampul doldurma ve kapatma makineleri, İngiliz malı granüle makineleri, bütün kutu ve baskı işlerini yapan son sistem Super-Heidelberger otomatik matbaa makinesi ve ampullerin üzerine yazı yazan Mineldex baskı makinesi ile donatır. Teknolojideki yenilenme sayesinde ürün yelpazesini genişletir. Bu gelişmelerin ardından 1948 yılında; Çemberlitaş'taki 400 metrekarelik laboratuvarda müstahzarlardan başka 100 çeşit ampul imal etmeye başlar. Personel sayısı 30'a yükselmiştir ve ilmi bürosunda üç doktor ile iki eczacı çalışır.
Bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri’nin, İkinci Dünya Savaşı'ndan etkilenen Avrupa ülkelerinin kalkınması için ayırdığı ödenek olan Marshall Yardımı’ndan Türkiye de yararlanır. 1948-1959 yılları arasında bir iki müstahzar laboratuvarı Marshall Yardımı'ndan kredi alarak binalarıyla teknolojilerini yenilerler. Artık ilaç sanayiinde laboratuvardan fabrikaya geçiş dönemi başlamıştır. Yabancı sermayeye karşı çıkan İbrahim Hayri Barut, 1953 yılında, Vefa'da satın aldığı arsaya kendi öz sermayesiyle yaptırdığı modern makinelerle techiz edilmiş yeni binada fabrika teknolojisiyle üretime başlar (Revani Çelebi Sok. No.5).
İbrahim Hayri Barut, yerli sermaye ve teşebbüslere tanınan bütün haklar, muafiyetler ve kolaylıklardan, aynı sahalarda çalışan yabancı sermaye ve teşebbüslerin de yararlanmasını mümkün kılan, Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu'na (18.1.1954 tarihli ve 6224 sayılı) şiddetle muhalefet eder. Her şartta ve her ortamda, milli ilaç sanayiinin önemini dile getirmekten vazgeçmez.
Ecz. İbrahim Hayri Barut’un üstün bir performansla ürettiği müstahzarlar piyasada rağbet görür. Türkiye'nin ilk sulfamit müstahzarı olan Sulfamit'in pomat ve tablet formlarını ve ilk penisilin müstahzarı Thiocilline'i üretir. Türkiye'de matbaayı laboratuvara sokan, kendi neşriyatını yapan ilk laboratuvarcı olur. Ürettiği ilaçlarla tıp dünyasında derin yankılar uyandırır. Cesur ve yenilikçi yaklaşımlarıyla Abdi İbrahim'i, Türkiye'nin en büyük 3. ilaç firması konumuna getirmeyi başarır.
Girişimci bir kişiliği olan İbrahim Hayri Barut, eczacıların ve ilaç üreticilerinin sorunlarıyla ilgilenmeyi de ihmal etmez. Eczacılar Birliği İdare Heyeti'nde çalışmaya başlar. Türkiye Eczacılar Cemiyeti ile Türkiye Tıbbi Müstahzar Sanayii ve Laboratuvarları Cemiyeti ikinci reisi olur. İstanbul Eczacı Odası müteşebbis heyetinde yer alır. Bu kuruluşlarda, Türk eczacılığının sorunlarıyla ilgilenir, milli ilaç sanayiinin kalkınması yolunda çaba harcar. İbrahim Hayri Barut 1961 yılında hayata gözlerini yumar.
İbrahim Hayri Barut’un ani vefatı sonrası Abdi İbrahim İlaç Fabrikası'nın bütün sorumluluğu eşi Belma Barut'a kalır. Belma Barut yönetime talip olanlara sıcak bakmaz. “Çocuklar büyüyüp başa geçinceye kadar yönetimi üstlenecek güvenilir birisi olmalı” düşüncesiyle, 1961 yılında fabrikanın yönetimini görümcesi çocuk doktoru Emine Alpay'ın eşi jinekolog Dr. Mekin Alpay'a emanet eder, aynı zamanda yönetim kurulu üyeliğini sürdürür. Belma Barut, bu emanet sürecini başarıyla yöneterek, fabrikanın hiçbir zarara uğramadan geleceğe taşınmasını sağlar.
Abdi İbrahim İlaç Fabrikası, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Mekin Alpay yönetiminde piyasaya çıkarılan yeni preparatlarla gelişmesini sürdürür. 1962 yılından itibaren kendi müstahzarlarına; Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa gibi ilaç sanayisi gelişmiş ülkelerin tanınmış fabrikalarının ilaçlarını ekler. Şirketin yarı hissedarı Nesrin Barut Esirtgen ve eşi Ahmet Kamil Esirtgen Dr. Mekin Alpay’a yönetimi boyunca destek olur.
Abdi İbrahim, Ahmet Kamil Esirtgen’in katkılarıyla 1975 yılında anonim şirkete dönüşerek bugünkü ismini alır.