ŞİZOFRENİ
Psikoz ya da psikotik bozukluk, gerçeği bilme ve yanıt vermeyi sağlayan mental kapasitede büyük sapma ve organizasyon bozukluklarına neden olan mental ve davranış bozukluklarıdır. Hasta kişilerde gerçeği değerlendirmede büyük bozulma ile karakterize tipik hezeyanlar (delüzyon, sanrı), halüsinasyonlar (varsanı), bozulmuş konuşma ya da katatonik davranışın görüldüğü ağır bir akıl hastalığıdır. Psikotik bozuklukların en tipik örneği şizofrenidir.
Şizofreni, düşünceyi, algıyı, duyguyu, hareketi ve davranışı etkileyen, değişken fakat oldukça yıkıcı psikopatolojiyi içeren klinik bir sendromdur. Semptomların görünümü kişiden kişiye ve zaman içerisinde değişiklik göstermekle birlikte hastalığın total etkisi her zaman ağır ve kalıcıdır.
Şizofreninin toplumda görülme sıklığı %1 civarındadır. Genellikle genç yaşlarda (15-25 yaş) başlar. Şizofreni, tüm hastane yataklarının %25’inin işgal edilmesine, üretkenliğin yitimi ve tedavisiyle ilişkili olarak yüksek maliyete, %20 daha kısa yaşam beklentisine ve %10-15 intihar oranına yol açmaktadır.
Şizofreninin Belirtileri
Delüzyon (sanrı, hezeyan)
Sanrılar, doğru kanıtların ışığında dahi değiştirilemeyen sabit inançlardır. Bu inançların içeriği çok çeşitli olabilir. Perseküte Sanrılar; bir kişi, organizasyon ya da grubun zarar vereceğine dair inanç. Büyüklük (Grandiyöz) sanrısı. Erotomanik sanrılar. Nihilistik sanrı, büyük bir yıkım olacağına dair inançtır. Somatik sanrılar, sağlık ve organ fonksiyonları ile ilgili sanrılardır.
Halüsinasyon
Halüsinasyon, dışarıdan bir uyarı olmadan algı benzeri bir deneyimin olmasıdır. Bu algılar canlı ve nettir, etkilidir ve normal algı gibi etki oluşturur. Kontrol edilemezler. Şizofrenideki en yaygın algılar, duyma halüsinasyonlarıdır. Bunlar tanıdık veya tanımadık seslerdir.
Dezorganize Düşünce ve Konuşmalar
Dezorganize düşünceler tipik olarak hastaların konuşmalarını etkiler. Hastaların, sorulara cevapları ilgisizdir, bir konudan hızla diğerine geçerler.
Büyük Dezorganize veya Anormal Motor Davranışlar
Çocuklar gibi anormal sorumsuz, beklenmeyen, ajite ve kızgın, sinirli davranışlardır. Bu davranışlar günlük hayatı zorlaştırır.
Katotonik Davranışlar
Çevreye karşı duyarlılığın belirgin şekilde azalmasıdır. Bu durum belirgin negatif davranışlardan çok değişik pozisyonlarda katı bir şekilde kalma şeklinde olabilir. Hasta, çevreye hiç cevap vermeden bir bitki gibi yaşayabilir.
Negatif Semptomlar
Duygusal dışa vurumun azalması, yüzde ve vücutta mimikler ve dışa vurumlar azalmıştır. İstemsizlik, alogi, konuşmama, anhedoni, hiçbir şeyden zevk almama, asosyallik.
Şizofreni tanısı için yukarıdaki semptomlardan;
- En az 2 tanesi olmalı (birçok hastada daha fazla vardır),
- Sanrı, halüsinasyon veya dezorganize düşüncelerden biri mutlaka olmalı ve en az 1 aydır devam etmeli,
- Semptomlar en az 6 aydır devam ediyor olmalıdır.
BİPOLAR BOZUKLUK
Bipolar bozukluk, bir duygudurum bozukluğudur. Patolojik duygudurum değişimleri mani ve depresyon atakları ile seyreder. Depresyon ve tam tersi bir durum olan mani tabloları, aralıklı olarak veya art arda hatta bazen birlikte (karışık tip) yaşanır.
Mani dönemlerinde neşe, depresyon dönemlerinde umutsuzluk ve çökkünlükle karakterizedir. Ara dönemlerde kişi normale döner. Bazı hastalarda mani ve depresyon belirtileri bir arada görülürken, bazı hastalarda belirtiler hafif düzeydedir (hipomani).
Eğer birinci derece akrabalarda (anne, baba ve kardeş) bu hastalık varsa, risk %20-25’e çıkar. Bipolar hastalarının %50’sinin anne-babasında, duygudurum bozukluğu bulunduğu saptanmıştır.
Manik Atak
Anormal ve kalıcı, artan, irite edici bir duygudurumudur. Amaca yönelik aktiviteler ve enerji belirgin olarak artmıştır. Her gün görülür, tüm gün boyunca devam eder. En az 1 hafta devam eder. Genellikle hastaneye yatırılarak tedavi edilir. Ataktaki duygudurum bozukluğu sırasında artan enerji ve aktivite ile birlikte görülür.
Hipomanik Atak
Amaca yönelik aktiviteler ve enerji belirgin olarak artmıştır. Her gün görülür, tüm gün boyunca devam eder. En az 4 gün devam eder. Diğer semptomlar manik atağa benzer ama daha hafiftir. Genellikle hastaneye yatırmak gerekli olmaz.
Majör Depresif Atak
Aşağıdaki semptomlardan 5 veya daha fazlası 2 haftalık süre boyunca varsa Majör Depresif Atak tanısı konur. Bu semptomlardan depresif duygudurum ve istek kaybı mutlaka olmalıdır. Günün büyük bölümünde depresif duygudurum (kızgın, boş ve umutsuz hissetmek), her şeye karşı ilgi ve zevkin azalması, belirgin kilo verme veya alma (bir ayda %5 kilo değişimi), hemen her gün uykusuzluk veya aşırı uyku, psikomotor yavaşlama veya ajitasyon, her gün bitkinlik hissi, işe yaramama ve suçluluk hissi, işlere karşı konsantrasyon kaybı, tekrarlayan ölüm düşüncesi, bu bulgular ciddi sosyal uyumsuzluk oluşturur. Bu bulgular ilaç veya madde kullanımına veya başka bir hastalığa bağlı değildir.
ANKSİYETE
Organizma için tehlike içeren tanımlanabilir ya da tanımlanamaz herhangi bir durum karşısında yaşanan; gerginlik, kaçınma, saldırma vb. durumlara yol açan ve en önemli özelliği, kişi tarafından hoşa gitmeyen bir duygu olmasıdır.
Korku
Gerçek ya da algılanan acil tehditlere karşı hissedilen duygusal cevaptır.
Anksiyete Bozuklukları
Gelecekle ilgili bir tehdit beklentisidir.
Anksiyetenin bir ruhsal hastalık belirtisi olması için verilen uyarıya şiddet ya da süre olarak uygunsuz bir yanıt olması, sık tekrarlaması ve kişinin mesleki veya sosyal açıdan işlevselliğini bozuyor olması gerekir.
Anksiyete bozukluğu, sık görülür, ancak çoğu zaman fark edilmez ve tedavi edilmez. Bireyin gerçekle bağlantısı kopmaz. Hasta, hastalığını bilir; kendi kafasındaki düşünceleri, korkuları saçma bulur (içgörüsü vardır). Toplumsal uyum fazla bozulmaz.
Bedensel belirtiler: çarpıntı, titreme, terleme, kızarma, ateş basması, nefes darlığı, bulantı, karın ağrısı, baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş veya bayılacakmış gibi hissetme...
Ruhsal belirtiler arasında, bedensel belirtilerin yanlış yorumlanmasına bağlı, kontrolünü yitirme korkusu, başa çıkamama korkusu, fiziksel zarar görme ya da ölüm korkusu, aklını yitirme korkusu, başkaları tarafından yanlış değerlendirilme korkusu vardır.
DEPRESYON
Depresif Bozukluklar, kişinin fizyolojisi, biyokimyası, duygudurumu, düşünceleri ve davranışları dahil olmak üzere vücudun bütün olarak etkilendiği bozukluklardır. Yemek yeme ve uyku alışkanlıklarınızı, kendiniz, başkaları ve dış dünya hakkındaki düşünce ve duygularınızı etkileyebilmektedir. Klinik olarak önemli sıkıntılara neden olur. Sosyal, mesleki ve diğer önemli alanlarda ciddi fonksiyon kaybına neden olur.
Depresyonun yaygınlığı kültürden kültüre değişiklik göstermekle birlikte depresyon, psikiyatrik bozukluklar arasında en yaygın görülen bozukluklardan biridir. Depresyon, en çok güçten düşüren ve ölümle sonuçlanan (tedavi edilmeyen klinik depresyonun %15’i intiharla sonuçlanmaktadır) bozukluklar arasında en sık teşhis edilendir. Amerikan Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü’nün (National Institude of Mental Health) araştırmalarına göre yaşam boyu görülme sıklığı majör depresyon için %5,8, majör depresyonun daha hafif bir formu olan distimi için %3,3 olarak belirlenmiştir. Depresyon hastası kişilerin %50’sinden fazlasının yaşamları boyunca tekrarlayan depresyon atakları geçirdikleri de belirtilmektedir.
Depresyon Belirtileri
Aşağıdaki semptomlardan 5 veya daha fazlası 2 haftalık süre boyunca varsa Majör Depresif Atak tanısı konur. Bu semptomlardan depresif duygudurum ve istek kaybı mutlaka olmalıdır. Günün büyük bölümünde depresif duygudurum (kızgın, boş ve umutsuz hissetmek), her şeye karşı ilgi ve zevkin azalması, belirgin kilo verme veya alma (bir ayda %5 kilo değişimi), hemen her gün uykusuzluk veya aşırı uyku, psikomotor yavaşlama veya ajitasyon, her gün bitkinlik hissi, işe yaramama ve suçluluk hissi, işlere karşı konsantrasyon kaybı, tekrarlayan ölüm düşüncesi, bu bulgular ciddi sosyal uyumsuzluk oluşturur. Bu bulgular ilaç veya madde kullanımına veya başka bir hastalığa bağlı değildir.
DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) çocuklarda ve gençlerde davranışsal ve ruhsal hastalıklar sınıfına giren bir nörogelişimsel bozukluktur.
Dikkat eksikliği; dürtüsel davranışlar, otokontrol bozuklukları ve hiperaktivite ile kendini gösterir. Toplumdaki görülme oranı çocuklarda %8, ergenlik dönemindeki kişilerde ise %6 olarak saptanmıştır. Genellikle çocukluk çağı hastalığı olarak görülmekle birlikte erişkinlerde görülme oranı %4'tür.
Hiperaktivite, bu sendromun önemli bir parçası olmasına rağmen tek başına dikkat eksikliği de oldukça sık görülür. Çocuklarda hiperaktivite varlığında tanı daha kolay konulabilirken sadece dikkat eksikliği olan hastalarda tanı daha geç koyulabilir.