YARA

YARA NEDİR?

Deride doku bütünlüğünün bozulmasına yara adı verilir. Deride meydana gelen yaralara ülser de denilmektedir. Yara oluşmasına kesici alet batması, yanma, donma gibi dış etkenler neden olabileceği gibi, bazı kronik hastalıklar da bu süreci kolaylaştırabilir.

Yara Tipleri Nelerdir?

Yara ile ilgili temelde birçok sınıflandırma mevcuttur. Süresine, türüne ve nedenine göre sınıflandırılabilir. Biyolojik olarak doğumdan itibaren vücudumuzda birçok yara oluşmakta ve kapanmaktadır. Temelde oluşan yaraların tedavisinde, yara bakımı yapıldığında, yara normal fizyolojik durumuna dönmekte ve biyolojik yapımız yarayı kapatmaya eğilimli olduğundan vücutta oluşan yaralar kapanmaktadır.

Akut Yara

Beklenen süre içinde sorunsuz olarak iyileşme görülen yaralar, akut yaralar olarak adlandırılır. İyileşme zamanlaması yaranın derinliğine, genişliğine, bulunduğu bölgeye, yaranın oluşma mekanizmasına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Ancak yaranın iyileşmesi için uygun koşulların olması veya oluşturulması önemlidir. Genel yara iyileşme prensipleri içinde; yaranın temizlenmesi, enfeksiyondan korunması, enfeksiyon varsa giderilmesi ve mutlaka uygun nem ortamının sağlanması gerekmektedir.

Kronik Yara

Beklenen süre içinde iyileşme göstermeyen yaralar kronik yara olarak adlandırılır. Kronik yara, geç ya da güç iyileşen ya da iyileşmeyen tüm yaralara verilen isimdir. Süre olarak 4 haftada hiç iyileşme belirtisi göstermeyen veya 4-6 hafta sonunda iyileşmeyen yaralar için kronik yara ifadesi kullanılmaktadır. Biyolojik olarak her zaman yara kendiliğinden kapanmaya programlıyken yaranın kapanmaması ve kronik hal almasının altında başka nedenler bulunmaktadır.

Kişiye ait nedenler;
  • Diyabet (şeker) hastalığı
  • Arter (atardamar) bozuklukları
  • Ven (toplardamar) bozuklukları
  • Beslenme bozuklukları
  • İleri yaş
  • Romatolojik hastalıklar
  • Bağışıklık sistemi ile ilgili ilaçlar ve/veya hastalıklar
  • Kanser
  • Karaciğer ve böbrek hastalıkları
  • Ayrıca devamlı yatağa bağımlılık yara oluşmasına ve/veya iyileşmesinde gecikmelere neden olmaktadır.
Kronik yara oluşmasının ana nedenleri;
  • Yarada nekrotik yani cansız ölü dokular varsa
  • Yarada yabancı cisim mevcutsa (batmış orada kalmış ya da tedavi nedeniyle dokuya yerleştirilmiş olabilir)
  • Yarada, yaraya yakın bölgede ya da sistemik bir enfeksiyon varsa
  • Yara tabanında bulunan kemik dokuda osteomyelit denilen enfeksiyon varsa
  • Yara üzerinde bası mevcutsa
  • Yara bulunan bölgesinin yapısında bozulma oluşmuşsa
  • Yara geniş ve çok derinse
  • Yara kuru veya aşırı nemliyse
  • Yara tabanında açık kemik, kıkırdak, tendon gibi üstlerinin kapanması zor dokular varsa yara zor ve geç iyileşecektir.
Kronik Yaraların İyileşmesi İçin Temel Tedavi Nasıl Olmalıdır?

Kronik yaralarda hedef; yarayı normal koşullara getirmektir.

Biyolojik olarak yaraları iyileştirme potansiyeli olan hücrelerimiz, iyileşmeye uygun hale gelen yara dokusunda kapanmayı sağlayacaktır. Yara dokusunda normalleşme nasıl sağlanır.

  • Debridman yapılır
  • Enfeksiyon tedavi edilir
  • Enflamasyon kontrol altına alınır
  • Nem sağlanır
  • Yara dokusunun kanlanması sağlanır
  • Yara üzerinde olmaması gereken bir basınç varsa kaldırılır

DEBRİDMAN : Yara yerinden cansız olan her dokunun uzaklaştırılmasına debridman denir.

ENFEKSİYONUN TEDAVİSİ: Yara yerinde enfeksiyon olması durumunda uygun tedavi ile giderilmelidir.

ENFLAMASYON YÖNETİMİ: Enflamasyon vücudumuzun kendini koruma mekanizmasıdır. Ancak kronik yara dediğimiz olgularda bu koruma mekanizması zaman içinde kendini sınırlandırmaz ve süre uzarsa yara iyileşmesi gecikir. Bu nedenle hastanın kronik inflamasyondan akut enflamasyon yanıtına getirilmesi önemlidir.

YETERLİ NEM DENGESİNİN SAĞLANMASI: Çok kuru veya çok nemli, eksüdalı (enfeksiyon ve/veya enflamasyon nedeniyle dokudan sıvı çıkışı) yaralar iyileşmeyi geciktirir. Bu nedenle optimum nem dengesinin sağlanması yara iyileşmesi için önemlidir.

DOKU BESLENMESİNİN SAĞLANMASI: Yara dokusunu besleyen damarsal yapıda bir sorun varsa bu sorun giderilmelidir.

BASININ KALDIRILMASI: Yara dokusunun basınca maruz kalması engellenmelidir.

Diyabetik ayak yarası, venöz ülser, bası yaraları, periferik arter hastalığına bağlı yaralar, buerger hastalığına bağlı yaralar, yanık yaraları, vaskülitlere bağlı yaralar, travma sonrasında iyileşmeyen yaralar gibi çeşitli iyileşmeyen kronik yaralar da mevcuttur.

DİYABETİK AYAK ÜLSERİ

Diyabet (şeker) hastalığının sürecinde ayakta meydana gelen nöropati ve/veya damar problemlerinin eşlik ettiği yaralara diyabetik ayak ülseri (yarası) denir.

Belirti Bulgu

Hastada diyabet (şeker hastalığı) ve açık yara bir arada seyreder. Ancak hastalarda nöropatiye bağlı olarak uzun zamandan beri devam eden hissizlik nedeniyle gözle görülemeyecek yerlerde olan yaralar, hastaların farkına bile varmadan büyüyebilir ve derinleşebilir. Hastalarda diyabetin damarlardaki yıkıcı etkisinden kaynaklı damar problemleri olduğundan yara dokusu ve çevresinde beslenme yetersizlikleri görülür.

Sebep Risk Faktörü

Diyabet hastalarında var olan damar problemleri dokuların beslenmelerini ve tamir mekanizmalarını bozar. Bu bozulmalar sonucu ortaya çıkan nöropati deride nem dengesini olumsuz etkiler, bu durum da çatlaklara ve yaraların oluşmasına neden olur. Nöropatiye bağlı olarak hastalar hislerini kaybeder ve travmalara açık hale gelir. Nöropatisi olan bireyler basınç artışlarını, ağrıyı, sıcaklık değişikliklerini ve travmaları algılayamaz. Bu durumda da nöropatisi olan hastalar yara oluşmasına elverişli bir duruma gelirler. Nöropatinin etkisi ile ayakta meydana gelen yapısal değişikler, hastalarda özellikle ayak tabanında ve parmaklarda basınç odaklarının değişmesine neden olur. Bu durum da yara oluşmasının temel nedenidir. Diyabet hastalarında geç iyileşen enfeksiyonlar oluşmaktadır. Oluşan yaralarda meydana gelen enfeksiyonlar ve yara zemininde gelişen osteomiyelit (kemik iltihabı) yara iyileşmesini geciktirir. Ek olarak damar problemleri, ayakta yapısal değişiklikler, nöropati kaynaklı nem dengesizliği ve hissizlik yaraların iyileşme sürecini bozar.

Tanı

Diyabet tanısı olan hastalarda, etyolojisinde diyabet dışında nedenlerin olmadığı ve iyileşmeyen tüm açık yaralar da diyabetik ayak yarası olarak tanımlanır.

Tedavi
  • Debridman yapılır
  • Enfeksiyon tedavi edilir
  • Enflamasyon kontrol altına alınır
  • Nem sağlanır
  • Yara dokusunun kanlanması sağlanır
  • Yara üzerinde olmaması gereken bir basınç varsa kaldırılır
  • Kan şekeri regülasyonu
  • Yardımcı tedaviler
    • Yara örtüleri
    • Büyüme faktörü uygulamaları

REFERANSLAR: Saltoğlu N et al. Klimik Dergisi 2015; 28(Özel Sayı 1): 2-34

VENÖZ ÜLSER

Kronik venöz yetersizlik (KVY) bireylerin yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyebilen, epidemiyolojik ve sosyoekonomik sonuçlarıyla önemli bir klinik tablodur. Yaygınlığı, tanı ve tedavi maliyeti, tedavi süresince belirgin işgücü kaybı ve hastanın yaşam kalitesi üzerinde yaptığı etkilerle önem kazanır.

Kronik venöz yetersizliğini oluşturan neden; damarlarda yetersizlik, tıkanıklık veya bu iki faktörün bir araya gelmesidir. Sonuç ise artan venöz hipertansiyondur. Yüksek damar basıncı ve artan kapiller geçirgenlik cilt ve cilt altı (subkutan) dokuda karakteristik değişimlere yol açar. Damar dışı alanda sıvı, moleküller ve hemosiderin birikir. Ödem, venöz egzema ve dermatit, lipodermatosklerozis, pigmentasyon ve sonuçta venöz ülserler yani yaralar oluşur. Damarlardaki tıkanıklık, kapak yetersizliği, kas pompa fonksiyon bozukluğu veya bunların kombinasyonu sonucunda venöz yetmezlik yani toplardamarlarda hasar oluşmaktadır.

Risk Faktörleri

Yaş: İleri yaş venöz yetersizlik gelişmesinde en önemli risk faktörüdür.

Obezite: Vücut kitle indeksi (VKİ) >30 olan erkeklerde 6.5 kat, kadınlarda 3.1 kat risk artışı bildirilmiştir.

Aile öyküsü: Altta yatan genetik anomali tam olarak belirlenememiş olsa da genetik yatkınlık kesin olarak bilinmektedir.

Klinik venöz yetersizliğin en yaygın görülen şekilleri; telenjektazi, retiküler veya variköz venlerdir.

Hasalık ile birlikte ağrı, şişkinlik hissi, yanma, gece krampları, karıncalanma, kaşıntı, huzursuz bacak, pigmentasyon (renk) artışı ve ülsere bağlı yakınmalar da görülebilir. Trombofilebit ve kanama daha nadir, ancak ciddi klinik bulgulardır.

Tanı

Hastalara öykü, fizik muayene ve değişik görüntüleme yöntemleri ile kronik venöz yetersizlik tanısı konmaktadır.

Tedavi

Bu hastalıkta temel standart yara tedavisi uygulanır ve yara kapatıldıktan sonra hedef nüks etmemesidir. Bu nedenle hastalar yaşam şekillerine ve koruyucu tedavilerine özen göstermeliler.

Referans: KRONİK VENÖZ HASTALIK Periferik Arter ve Ven Hastalıkları - Ulusal Tedavi Kılavuzu 2021