KULAK BURUN BOĞAZ
HASTALIKLARI

VERTİGO

Latince "dönmek" fiilinden türemiş, kabaca baş dönmesi ve hareket duygusunun yitirilmesi anlamına gelir. Vertigo bir hastalık değil, altta yatan bir hastalığın belirtisidir. Toplumda çok sık görülür. Hafif baş dönmesi ve dengesizlik hissinden, çok şiddetli, hastayı yataktan kalkamaz hale getirebilecek kadar çok geniş bir klinik görüntüsü olabilir. Hasta, sarhoşluk hissi duyabilir, sabit duramama ve bayılacakmış hissine kapılabilir. Bu duygular hastada çaresizliğe, uzun vadede korku ve depresyona neden olur. Vertigo, önem verilmesi gereken bir durumdur. Acil bir şekilde hekime başvurulması gerekir. Böyle bir durumda Kulak-Burun-Boğaz hastalıkları veya Nöroloji uzmanına gidilmelidir.

Benign Paroxismal Pozisyonel Vertigo (BPPV), halk arasında iç kulak kanallarında kristal kayması olarak bilinir. Vertigonun (baş dönmesi) en sık görülen sebebidir. Her insanın yaşamı boyunca en az bir sefer de olsa BPPV geçirme ihtimali yüzde 10'dur. Başın veya vücudun bir hareketi ile (perde asarken, arabada geri manevra yaparken, bir tarafa yatarken vb.) ortaya çıkan baş dönmesi ataklarıdır. Vertigo olmadığı dönemde, yürüme sırasında hafif dengesizlik olabilir. İç kulaktaki yarım daire kanalları içerisine denge organı üzerinde bulunan kristal taneciklerinin düşüp baş hareketleri ile kanallarda dolaşıp ani uyarılara yol açması sonucunda husule gelen baş dönmesidir. Videonistagmograf (VNG) testi ile kristal taneciklerinin yeri saptanıp yerine göre değişik manevra tedavisi ile düzeltilir.

Vertigo belirtileri nelerdir?

Baş dönmesi, her hasta tarafından farklı anlatılır. ‘Her taraf dönüyor, yer ayağımın altından kayıyor, bir yana doğru kayıyorum, kafamın içi boşalıyor, gözlerim kararıyor’ şeklinde açıklamalar sık duyulur. Bunların hepsine birden baş dönmesi denir. Baş dönmesi olan hastalarda, sebebin ne olduğuna göre başka belirtiler de olur. Kulak hastalıklarına bağlı baş dönmelerinde beraberinde kulak çınlaması, işitme azlığı, kulakta basınç hissi, bulantı-kusma, kulak akıntısı ve gözlerde anormal hareketler (nistagmus) saptanabilir. Nörolojik hastalıklara bağlı baş dönmelerinde ise baş ağrısı, uyuşmalar, felçler, göz hareketlerinde anormallikler olabilir. Baş dönmesi ile bulunabilecek diğer şikâyetler çok değişken olabilir. Ancak birçok hastada da sadece baş dönmesi mevcuttur.

Nasıl tedavi edilir? Vertigonun tedavisi, sebebine yönelik yapılır. Ancak genelde sebebi bulunamadığından genel bir tedavi uygulanır. Bu tedavi şu şekildedir:
  • Tetikleyici faktörlerin ortadan kaldırılması (stres, alkol, sigara, kafein, tuz)
  • Tetikleyici pozisyonlardan kaçınılması
  • İlaç tedavisi
  • Cerrahi tedavi
KULAK ÇINLAMASI

Tinnitus, ortamda herhangi bir ses yokken hasta tarafından bir kulakta veya bazen her iki kulakta duyulan, monoton (tekdüze) sese verilen addır. Ses kalın, pes bir ses (rüzgar sesi, uğultu) olabileceği gibi ince, tiz (zil sesi, çınlama) de olabilir. Zaman zaman ortaya çıkıp çok kısa süren çınlamalar hepimizde olabilir, ancak sesiz ortamlarda daha da belirgin olmak üzere sürekli işitilen tinnitus, hastanın yaşamını güçleştirebilir.

Depresyon, anksiyete, uyku bozukluğu, konsantrasyon güçlüğü, tinnitusun uzun vadeli sonuçlarıdır.

Kulak çınlaması gelişmiş hastalarda, genellikle yüksek sese maruz kalma (akustik travma) öyküsü vardır. Silah sesi, yüksek sesli müzik, gürültülü iş makinaları hastaları olumsuz etkiler.

Tinnitus’un tedavisi nedir?

Vakaların çoğunda özel bir tedavi yoktur. Eğer temelde yatan işitme kaybı düzeltilebilirse kulağınızdaki çınlamalar da ortadan kalkabilir. Çınlamanın nedenini bulabilmek için bazı röntgen filmleri ve denge testlerine ihtiyaç duyulabilir. Bunlara rağmen tinnitusun gerçek nedeni kimi zaman bulunamaz. Neden ortaya konulmamış olmasına rağmen bazı durumlarda ilaçlar yardımcı olmaktadır. Tinnitus tedavisi için kullanılan birçok ilaç vardır. Genellikle hastaya bu ilaçlardan bir veya birkaçı önerilir ve sonuç alınıp alınmadığı sorulur.

ALERJİK RİNİT

Alerjik rinit; solunum yolu organlarından olan burunda meydana gelen alerjik bir hastalıktır. Günümüzde alerji, çoğu kişinin sorunsuzca kabul edebileceği bir maddeye karşı gösterilen anormal, aşırı duyarlılık olarak tanımlanmaktadır. Kişinin alerjik olup olmaması, genetik ve çevresel faktörlere bağlıdır. Güçlü bir ailesel alerji öyküsü olan bir kişinin alerjik olma olasılığı, böyle bir öyküsü olmayana göre daha fazladır.

Alerjik rinit; belirtilerin süresine ve şiddetine göre sınıflandırılır. Belirtiler haftada 4 günden veya yılda art arda 4 haftadan az ise ‘’intermittan" (aralıklı, mevsimsel, daha çok bilinen adıyla saman nezlesi), belirtiler haftada 4 günden ve yılda art arda 4 haftadan fazla ise ‘’persistan’’ alerjik rinit denir. Eğer kişiler, uykuda, günlük aktivitelerde, işte, okulda sorun yaşıyorsa ve bunlara rahatsız edici belirtiler eşlik ediyorsa ‘’orta-ağır’’; uyku normal, günlük aktiviteler normal,işte, okulda sorun yoksa ve bunlara rahatsız edici belirtiler eşlik etmiyorsa ‘’hafif’’ olarak sınıflandırılır.

Alerjik rinitin belirtileri nelerdir?

Alerjik rinitli hastalardaki başlıca yakınmalar; aksırık, burun ve gözlerde kaşıntı, burun akıntısı ve burun tıkanıklığıdır. Hastalarda daha az sıklıkta öksürük, koku ve tat almada azalma, ses kısıklığı görülebilir.

Mevsimsel alerjik riniti olan hastalarda bu yakınmalar genellikle bahar aylarında polenlere bağlı olarak ortaya çıkarken, persistan alerjik riniti olan hastalarda sebep, genellikle akarlar olarak da bilinen ev tozu böcekleri, küf mantarları, ev hayvanlarının tüyleridir.

Alerjik rinit neden önemlidir?

Alerjik rinitin önemli sosyal, klinik ve ekonomik zararları söz konusudur. Bu belirtiler hastaların yaşam kalitesini etkileyebilir. Bazı hastalarda uykuda, günlük aktivitelerde, iş ve okul hayatında sorun yaratabilir. Ayrıca beraberinde astım, sinüzit, orta kulak iltihabı, besin alerjileri, alerjik deri hastalıkları gibi hastalıklar da görülebilir.

Alerjik rinit nasıl teşhis edilir?

Alerjik rinitin teşhisinde hastaların yaşı, hangi ortamlarda bulundukları, yılın hangi zamanında şikayetlerinin arttığı, başka hastalıklarının olup olmadığı, ailesinde alerjisi olan başka bireyler olup olmadığının sorgulanması ve muayene önemli yer tutar. Sorgulama ve muayenenin ardından, ihtiyaç halinde alerji testleri uygulanabilir. Bu testler deri testleri veya kan testleri şeklinde uygulanabilir.

Alerjik rinit nasıl tedavi edilir? Alerjik rinit tedavisi 3 ana başlık altında değerlendirilebilir:
  • Koruyucu önlemler: Alerjiye neden olan maddeden kaçınma.
  • İlaç tedavisi: Alerjik rinit tedavisinde ilaç tedavisi önemli bir yer tutar. Tedavide kullanılan ilaç gruplarından bazıları ağızdan alınan antihistaminikler, steroid burun spreyleri, ağızdan alınan lökotrien reseptör antagonistleri, dekonjestan burun spreyleri olarak sayılabilir. Gözlerde yaşarma, kızarıklık, kaşıntı gibi belirtilerin eşlik ettiği hastalarda bu şikayetleri gidermeye yönelik göz damlaları da kullanılabilir.
  • İmmunoterapi (Aşılama): Tedavi seçeneklerinden birisi de aşılamadır. Bu yöntemde hastaların alerjik olduğu madde az miktarlarda başlanıp giderek artan dozlarda verilerek vücudun bu maddeye karşı olan duyarlılığının azaltılması amaçlanır.