PARKİNSON
Parkinson hastalığı, beyinde dopamin üreten hücrelerin kaybı ile gelen titreme, hareketlerde yavaşlama, kaslarda kasılma gibi klinik belirtilerle kendini gösteren ilerleyici bir hastalıktır. Parkinson hastalığı, adını ilk olarak 1817 yılında hastalığı tanımlayan İngiliz Doktor James Parkinson’dan almıştır. İleri yaşlarda daha sık rastlanan bir hastalık olup genç yaşlarda da nadir de olsa görülebilmektedir. Parkinson hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir, genetik ve çevresel faktörlerin hastalığın ortaya çıkışında önemli olduğu düşünülmektedir. Türkiye’de yaklaşık 100.000 parkinson hastası olduğu tahmin edilmektedir.
Dopamin, vücut hareketlerini kontrol eden sinir hücreleri (bu hücrelere tıpta nöron diyoruz) tarafından salgılanan bir kimyasaldır. Beyin bölgesindeki dopamin üreten hücrelerin kaybı sonucunda artık bu hücreler dopamin üretemez ve bu durum hastalarda özellikle hareketlerde ortaya çıkan çeşitli klinik belirtilerle kendini gösterir. Hatta parkinson hastalığının erken evrelerinde, uyku bozuklukları, koku duyusu kaybı, kabızlık gibi sadece bu hastalığa özgü olmayan belirtiler de görülebilmektedir.
Nasıl tanı konur?
Parkinson hastalığı klinik belirtilerle kendini belli eder. Dört ana klinik belirtisi;
- 1- Titreme
- 2- Hareketlerde yavaşlama
- 3- Kol, bacaklar veya gövde de katılık
- 4- Denge sorunları ve düşmeler
Bunlardan ikisinin bir süredir olması aslında uzman tarafından tanının koyulabilmesi için yeterli olmaktadır. En önemli özelliği ise belirtilerin vücudun sadece tek tarafında ortaya çıkmasıdır. Örneğin; hareket halinde tek kolun sallanması azalabilmektedir. Titremeler ise daha çok dinleme halinde olmaktadır. Parkinson hastalığı ilerledikçe hastalar daha az yüz ifadesi kullanıp yavaş konuşmaya başlayabilirler.
Ancak her titreme parkinson demek değildir. Bu tür klinik belirtilerin olması durumunda uzman bir hekim tarafından hastanın değerlendirilerek ayırıcı tanının yapılması özellikle bu hastalıkta erken tedaviye başlayabilmek adına önemli olmaktadır.
Nasıl tedavi edilir?
Parkinson hastalığı, sinsi bir şekilde başlayıp yıllar geçtikçe ilerleyen bir hastalıktır. O yüzden birçok hastalıkta olduğu gibi erken tedavi bu hastalıkta da oldukça önem taşımaktadır.
Tedavi yöntemleri hastanın klinik durumuna ve yaşına göre değişebilmektedir. Her hastaya aynı tedavi uygulanmadığı gibi her hastada da hastalığın ilerleyişi aynı olmamaktadır.
Aslında mevcut tedavi yöntemlerinin bir uzman kontrolünde, hastalar tarafından uygun ve doğru şekilde kullanılması ile hastalar hayattan kopmadan yaşamlarına devam edebilmektedir. Birçok hastalıkta olduğu gibi parkinson hastalığında da kullanılan tedavi yöntemleri kesinlikle hasta tarafından “iyileştim” diye uzman ile görüşülmeden kendi kendine kesilmemelidir. Aynı zamanda tedaviye ek olarak yapılan düzenli egzersizin de hastaların duygudurumu, uyku kalitesi ve bilişsel fonksiyonları üzerine olumlu etkisinin olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Özellikle bu aşamada birçok hastalıkta olduğu gibi hekim ve hasta yakınlarının iş birliği içinde olması, hastaya destek olmak adına oldukça önemlidir.
Parkinson hastalığında doğru beslenme
Parkinson hastalığını ve bulgularını tedavi eden belirli bir diyet yoktur ama sağlıklı ve dengeli bir beslenme şekli, genel iyilik halini sağlar. Sebze ve meyve yemek sizi enerjik tutar ve vücudunuzda su kaybını önler.
Zengin lifli yiyecekler ve sıvı alımı tansiyon ve kabızlık şikayetlerini hafifletir. Tedavi rejiminiz diyetinizi etkileyebilir. Yemeklerin zamanı ve içeriğini ayarlamak tedavinin daha etkin olmasını sağlar. Özellikle bazı yiyeceklerin yan etkilerinden korunmak için onları yemekten kaçınmanız gerekir.
Doktorunuzla ve bir diyetisyen ile birlikte size en uygun diyeti belirlemek için çalışmalısınız. Sağlıklı bir beslenme programı için:
- Farklı tür yiyecekler yiyin.
- Sağlıklı porsiyonlarda yiyin.
- Yiyecek gruplarını doğru dengede yiyin.
- Düzenli öğünler yiyin.
- Yeterli miktarda su için
- Günde en az beş öğün sebze yiyin.
Diyet ile ilgili hangi değişiklikler Parkinson hastalarında işe yarar?
Kabızlık parkinson hastalarında sık görülür. Sıvı ve lifli gıdaların tüketimini artırmak barsak hareketlerini düzenler. Sabah ılık içecekler içmek, günde 8 bardak su içmek barsak hareketlerini hızlandırır. Meyveler, sebzeler, tam buğday içeren besinler lif kaynağı olan yiyeceklerdir ve bunların çoğu aynı zamanda da antioksidandır.
Bazı parkinson ilaçlarının yan etkisi düşük tansiyondur. Sıvı ve tuz alımı tansiyonu yükseltecektir ancak kalp ve böbrek problemleriniz varsa öncelikle hekiminiz ile konuşmalısınız. Az ve sık yemek arada olan tansiyon dalgalanmalarını engeller. Yutma problemleri öksürme ve boğazda takılma hissi olarak kendini gösterebilir. Bir konuşma terapisti kişisel olarak size uygun bir beslenme değişikleri yapabilir. Yutma algısını artıran yiyecekleri artırabilir, katı ve sıvı gıdaların dengesini değiştirebilir.
Dik olarak oturmalısınız, küçük lokmalar ısırmalısınız, yavaş yemelisiniz ve yemek zamanlarını uzun tutmalısınız. Bazı Parkinson hastalarında özellikle geceleri ve doz sonu kötüleşmesi yaşadıklarında ağrılı kas krampları olabilir. Sarı hardal, zerdeçal yemek, soda içmek yardımcı olabilir. Doğru miktarda su alınmış olması kramplardan koruyabilir. Daha çok sabahları olan tansiyon oynamaları ve baş dönmeleri tansiyon ilaçlarının öğlene doğru alınması ile giderilebilir. Tansiyon düşüklüğünün sabah içilen Türk kahvesi ile dengelenmesi de olasıdır.
Sağlıklı kiloyu devam ettirmek
Parkinson hastalığında hareket azaldığı için kilo alınabilir. Fazla kilolu olmak eklemleri yorar ve hareket etmeyi zorlaştırır. Eğer kilo alırsanız diyetinize ve aldığınız kalorilere dikkat etmeniz gerekir örneğin kızarmış yiyeceklerden, tatlılardan, pastalardan, bisküvilerden ve tatlı içeceklerden uzak durmalısınız.
Genel olarak parkinson hastaları kilo kaybeder. Eğer kilo kaybediyorsanız bunun iştah kaybı, yeme ve yutmada zorluk, bulantı, istemsiz hareketlerle (diskinezi) baş etmek için vücudun kullandığı ekstra enerji ve vücudun besinleri etkili bir şekilde emilimini yapamaması gibi bir çok nedeni vardır. Farklı ilaç tedavileri de vücut ağırlığını etkiler.
Doğru dengeyi bulmak
Dengeli beslenme aşağıdaki listedeki farklı yiyecek grubundan çeşitli gıdaları içermektedir. Gün boyunca bütün gruplardan yediğinizden emin olmak için, ideal olarak bir öğünde en az üç gruptan yiyecekler ile beslenmelisiniz. Eğer belirli bir tedavi alıyorsanız bu her zaman mümkün olmayabilir ve size verilen diyete uymanız gerekebilir.
Genel diyet önerileri şu şekildedir:
Eğer istemsiz hareketleriniz oluyorsa vücut ağırlığınızın her bir kilosu için 25-30 kalori almalısınız. Karbonhidrat protein oranı 4-5:1 olmalıdır. Günlük protein alımı vücut ağırlığınıza göre kilo başı 0,8 gram olmalıdır.
Yiyecek Grupları
Karbonhidratlar
Karbonhidratlar vücudun temel enerji ihtiyacını karşılayan nişastalı ve şekerli besinlerdir. Tipik karbonhidratlar ekmek, hamur işi, patates, makarna, pirinç, bisküviler, kek ve pastalardır.
Şekerler, parkinson ilaçları ile etkileşmezler ancak bazen şekerin insülin salgısını artırmasından dolayı aminoasit döngüsü seviyesi düşer ve ilaçların beyne ulaşması sırasında farklı etkileri olabilir.
Eğer uzun zamandır parkinson iseniz karbonhidratlar ve şekerli yiyeceklerin istemsiz hareketleri arttırdığını kötüleştirdiğini fark etmiş olabilirsiniz ama aynı zamanda karbonhidratları diyetinizde tutmanız vücut ağırlığınızı ve enerji seviyelerinizi korumak için önemlidir. Bütün besinleri içeren dengeli bir diyet bulmanız gerekir.
Proteinler
Proteinler vücudunuzun gelişim ve onarımı için temel yapı taşlarıdır. Tipik proteinler et, süt ürünleri, yumurta ve balıktır. Aynı zamanda hayvansal olmayan protein alternatifleri (baklagiller) de mevcuttur.
Yağlar
Mide ve barsak boşaltımını yavaşlattığı için parkinson ilaçlarının emilimini de azaltabileceği için yağların alımı kontrol altında olmalıdır. Öte yandan doymuş yağ asitlerinin çok olduğu bir beslenme tarzı kolestrol ve beyin damar hastalığı riskini artırabilir. Tekli doymamış yağlar (zeytinyağı) ve çoklu doymamış yağlar (balık ve kuru meyve) ise koruyucu rol oynadıkları için tercih edilebilir.
Lif
Lif bir parkinson hastasının beslenme programında olması gereken en temel bileşenlerden biridir. Kabızlığı azaltmak için günde 30-35 gr lif alınmalıdır. Lifler sindirimi hızlandırması için kabuklu bir şekilde tercih edilmelidir.
Süt ve Süt Ürünleri
Süt ve süt ürünleri en önemli üç ana besin kaynağı olan karbonhidrat, protein ve yağ içerir. Aynı zamanda vitamin ve mineral de içerirler. Eğer süt ürünü yemiyorsanız, temel kalsiyumu ve süt ürünlerindeki besleyici maddeleri başka kaynaklardan aldığınıza emin olmalısınız. Gözlemsel veriler özellikle erkeklerde yüksek hayvansal yağ ve süt ürünü tüketimi ile parkinson gelişimi arasında bir ilişki olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda bu bulguları doğrulamak ve keşfetmek için daha fazla klinik çalışma gerekmektedir.
Sebze ve Meyveler
Sebzeler ve meyveler sağlıklı barsaklar ve kabızlık için iyi bir lif kaynağıdır. Aynı zamanda biraz karbonhidrat, vitamin ve mineral içermektedir. Sebze ve meyveler taze, dondurulmuş, konserve ve kurutulmuş olarak yenebilir. Yüksek derecede doymamış yağ asitleri alımı ve bitkisel temelli bir beslenme şekli ve ek olarak doymuş yağ oranı düşük olan balık yemek parkinsona karşı koruyucu olabilir.
Sıvılar
Gün boyunca 8-10 bardak sıvı almak çok önemlidir. Asitli içecekler ve meşrubatlar şişkinlik yapabilir bu nedenle bu içeceklerden kaçınmak en iyisidir. Doktorunuz tavsiye etmedikçe alkol tüketmemelisiniz.
Mesane işlev problemleriniz varsa ve sık tuvalete gitmek zorundaysanız sıvı tüketimini sabah saatlerinde tercih etmelisiniz. Ağzınız kuruyorsa düzenli olarak az miktarda su yudumlamak, bir şekeri ağızda emmek ve sakız çiğnemek tükürük salgısını artıracağı için ağız kuruluğuna iyi gelebilir. Yaşlandıkça su içme ihtiyacımız azalır ve bazı parkinson ilaçları da vücudu susuz bırakabilir düzenli su içmek bu yüzden çok önemlidir. Yemekler de su ile daha kolay yenebilir ve sindirilebilir.
Kalsiyum ve D Vitamini
Parkinson hastalarında, düşme riski fazla olduğu için osteoporoz (kemik erimesi) özellikle kaçınılması gereken bir durumdur. Parkinsonun şiddeti ve kemik yoğunluğu arasında bir bağlantı olabileceği düşünülmektedir bu nedenle doktorunuzla kalsiyum ve Vitamin D ölçümlerinizi değerlendirip osteoporoz riskinizi azaltmalısınız. Kemiklerinizi güçlü tutmak için günde en az 1200 mg kalsiyum ve 600IU D vitamini almalısınız. (70 yaşın üzerinde günde 800 IU D vitamin alınmalıdır).
Bu ihtiyaç yemeklerin, içeceklerin ve ek desteklerin bir arada ayarlanması ile karşılanabilir. Kalsiyum için iyi yiyecek ve içecek kaynakları: Düşük yağlı süt, yağlı balık ve yoğurttur. Günde 3 porsiyon süt veya süt ürünü, günlük kalsiyum ihtiyacınızı karşılar. Bir porsiyon aşağıdakiler gibidir:
- Yarım litre sütün üçte biri
- 1 küçük kâse yogurt
- 1 kibrit kutusu peynir
Eğer süt ürünlerinden hoşlanmıyorsanız, süt ürünü olmayan ve kalsiyum içeren yiyeceklerin listesi aşağıdaki gibidir:
- Yeşil yapraklı sebzeler (örneğin ıspanak)
- Kılçıksız küçük balıklar (sardalya gibi)
- Fasulye, nohut gibi bakliyatlar
- Kuru meyveler
- Kuruyemişler, tahin
Birbirinden farklı kalsiyum ve D vitamin takviyeleri mevcuttur. Doktorunuza öneriler ile ilgili danışabilirsiniz. Doktorunuza sormadan kesinlikle D vitamin ve kalsiyum takviyesi almayın. Yapabildiğiniz kadar yürüyüş, dans aerobik gibi egzersizler yapın. Günde 30 dakika ve daha fazla egzersiz yapmaya çalışın. Doktorunuz ve fizyoterapistinizle hayatınızda nasıl güvenli aktivite yapabileceğinizi konuşun.
Diğer vitaminler
Çeşitli yemek gruplarından farklı yiyecekler tüketerek vücudunuzun ihtiyacı olan tüm vitamin ve mineralleri almalısınız. Vücudunuzda hangi vitamin veya mineral eksikse takviye gıda olarak almaktansa o vitamin ve minerali içeren yiyeceği yemeniz daha iyidir fakat bazen vücudunuz yiyeceklerin emilimini iyi yapmadığı durumlarda takviye almak tek çözüm olabilir. Vitamin A, D, E ve K süt ve süt ürünlerinde bulunurlar. Yağda çözünen ve kullanılmadan önce haftalarca vücutta depolanabilen vitaminlerdir. B vitamini seviyeleri Parkinson olan insanlarda düşük bulunmuştur ve bu B6 vitaminin iyi seviyelerde olması Parkinson olma riskini düşürebilir diye düşünülmektedir.
B12 vitamini sağlıklı bir beyin fonksiyonu için önemlidir ve B12 vitaminini normal seviyelerde tutmak zihinsel sorunlarla ilgili riski düşürebilir. B vitaminleri ve C vitamini suda çözünür, turunçgillerde, yeşil yapraklı sebzelerde bulunur ve vücutta depolanmadıkları için günlük tüketilmeleri gerekir.
Mineraller
Mineraller yiyeceklerin içinde çok az, eser miktarda bulunmaktadır. Önemli mineraller kalsiyum, krom, tuz, florür, iyot, demir, magnezyum, manganez, fosfor, potasyum, selenium, sodium, sülfür ve çinkodur.
Aldığınız vitamin ve mineral takviyelerinin diğer Parkinson ilaçları ile etkileşmemesi için doktorunuz ile bu konuyu konuşmanız çok önemlidir. Takviyeleri yüksek miktarda almak başka sağlık problemlerine neden olabilir.
Antioksidanlar
Bazı vitaminler ve mineraller antioksidanlar olarak bilinir ve serbest radikallerin verdiği zararları azaltmaya sebep olur. Antioksidanlar serbest radikalleri durdurarak hücrelerin zarar görmesini engeller.
E vitamini Parkinson’un ilerleyişini yavaşlattığı düşünülen bir antioksidandır fakat çalışmalar bunu henüz kanıtlamamıştır. Yemek kaynaklarından koruyucu olduğu gösterilenler bitkisel yağlar, kuruyemişler, tohumlar ve buğday ruşeymidir. Vitamin E takviyelerinin Parkinson hastalığının ilerlemesini geciktirmek ve motor fonksiyonları düzeltmek ile ilgili bir faydası yoktur. Antioksidanların Parkinson’un ilerlemesini yavaşlatmasıyla ilgili hiçbir kanıt yoktur. Eğer sağlıklı ve dengeli bir beslenme programınız varsa ayrıca antioksidan takviyesi almanıza gerek yoktur ancak beslenme programınızla ilgili sorunlarınız varsa doktorunuza danışın. Antioksidan takviyelerini yüksek miktarlarda almak sağlığınıza zararlı olabilir ve Parkinson ilaçlarıyla etkileşebilir.
Renkli yiyecekler yüksek antioksidan seviyelerine sahiptir.
- Sebzeler: yeşil yapraklı sebzeler, enginar, bamya, lahana, biber, patates
- Meyveler: çilek, armut, elma, üzüm, yaban mersini
- Yumurta
- Bakliyat: fasulye, mercimek
- Fındık, ceviz
- Koyu çikolata (bitter)
- Kırmızı şarap, kahve ve çay gibi bazı içecekler
Antioksidanlar
Bazı vitaminler ve mineraller antioksidanlar olarak bilinir ve serbest radikallerin verdiği zararları azaltmaya sebep olur. Antioksidanlar serbest radikalleri durdurarak hücrelerin zarar görmesini engeller.
E vitamini Parkinson’un ilerleyişini yavaşlattığı düşünülen bir antioksidandır fakat çalışmalar bunu henüz kanıtlamamıştır. Yemek kaynaklarından koruyucu olduğu gösterilenler bitkisel yağlar, kuruyemişler, tohumlar ve buğday ruşeymidir. Vitamin E takviyelerinin Parkinson hastalığının ilerlemesini geciktirmek ve motor fonksiyonları düzeltmek ile ilgili bir faydası yoktur. Antioksidanların Parkinson’un ilerlemesini yavaşlatmasıyla ilgili hiçbir kanıt yoktur. Eğer sağlıklı ve dengeli bir beslenme programınız varsa ayrıca antioksidan takviyesi almanıza gerek yoktur ancak beslenme programınızla ilgili sorunlarınız varsa doktorunuza danışın. Antioksidan takviyelerini yüksek miktarlarda almak sağlığınıza zararlı olabilir ve Parkinson ilaçlarıyla etkileşebilir.
Renkli yiyecekler yüksek antioksidan seviyelerine sahiptir.
- Sebzeler: yeşil yapraklı sebzeler, enginar, bamya, lahana, biber, patates
- Meyveler: çilek, armut, elma, üzüm, yaban mersini
- Yumurta
- Bakliyat: fasulye, mercimek
- Fındık, ceviz
- Koyu çikolata (bitter)
- Kırmızı şarap, kahve ve çay gibi bazı içecekler
Co enzyme Q 10
Co-enzyme Q10 yüksek antioksidan özelliklere sahiptir ama çalışmalar bunu etkili bir Parkinson tedavisi olarak tavsiye etmez. Eğer ayrıca Co-Enzyme Q 10 almak istiyorsanız doktorunuz ile konuşmalısınız. Yağlı balık, sakatat ve sığır etinde az miktarda Co-enzyme Q 10 bulunur.
Kafein
Özellikle erkeklerde Parkinson Hastalığı gelişme riskini belli miktarda kafein alımı azaltır. Aynı zamanda kafein tüketimi Parkinson’dan koruyucu olması nedeniyle önerilmektedir.
Parkinson ve yetersiz beslenme
Yakın zamanda yapılan bir araştırma, Parkinson hastalarının %60'ının yetersiz beslenme riski altında olduğunu göstermiştir. Bu durum %60’ında bu risk olacak anlamına gelmez. Riskin yüksek olduğunu gösterir. Yetersiz beslenmeye neden olan tüm nedenlerin farkında olmak yetersiz beslenmeden korunmayı sağlar.
Beslenme Sorunları
Yutma problemleri
Yutma, gıdanın ağızdan mideye itilmesi için çok sayıda koordineli faz içeren karmaşık bir eylemdir. Bazı Parkinson hastaları ileri evrede yutma sorunları yaşayabilir. Parkinson'da, yutma güçlüğü (disfaji), katı yiyecekleri tüketirken sıvılara oranla daha belirgindir.
- Yutma problemleri korkuyu ve boğulma riskini artırmaktadır.
- Yutma problemleriniz varsa doktorunuzla konuşmalısınız. Doktorunuz size bir konuşma veya yutma terapistine yönlendirebilir. Yutma fonksiyonunuz ve boğulma riskiniz değerlendirilmelidir.
- Terapist size güvenli yutma tekniklerini gösterebilir, yiyecekleri ince parçalara doğrayarak, püre yaparak yemeği veya yiyecek ve içecekleri düzenlemeyi anlatabilir.
Yutma zorluklarına yardımcı gıdalar
Farklı gıdaların kıvamını (makarna ile çorba, meyve parçacıkları içeren jöle, et suyuyla kıyılmış et, süt ve tahıllar) birleştiren yemeklerden ve pirinç gibi küçük parçalara bölünmüş gıdalardan kaçınmak önemlidir. Bunun yerine, kompakt iri lokmalar oluşturan gıdaları seçin ve bunları soslar ile birleştirin (soslu köfte gibi).
Kolay çiğneme ve yutma
Yutma Sorunu Olan Hastalarda İzin Verilen Gıdalar
- Sıvılar: Sorbe,jöle, milkshake, koyulaştırıcı içeren sıvılar
- Ekmek ve tahıllar: Ekmek , pişmiş tahıl, tost ekmeği, pankek
- Süt ve süt ürünleri: Tereyağ, margarin, yoğurt, dondurma
- Balık ve et: Sosta pişmiş köfte ya da köfte, yumuşak et ya da kılçıksız balık
- Sebze: Sebze püresi , haşlanmış veya püre yapılmış patates
- Meyve: Soyulmuş, konserve meyveler, olgun muzlar, jöle meyveleri, meyve püresi.
Yutma Sorunu Olan Hastalar için Tehlikeli Gıdalar
- Sıvılar: Su, hafif meyve suları, süt, çay, kahve
- Ekmek ve tahıllar: Krakerler, şişirilmiş pirinç, tahıllar, ekmek içeren tohumlar, kuru kekler, bisküviler
- Süt ürünleri: Erimiş peynir
- Balık ve et: Kuru et veya kılçıklı balık
- Sebze: Çiğneme ihtiyacı duyulan uzatılmış taze sebzeler
- Meyve: Taze meyve
Koku kaybı
Parkinsonun ilk semptomlarından biri koku kaybıdır. Koku almak yiyeceklerin tadını almak için gereklidir. Koku ve tat kaybı genelde iştahı etkilemez ama bazen de iştah kaybının bir nedeni olabilir.
Öneriler: Sevdiğiniz bir yemeği yiyin. Yemeğin tat yoğunluğuna odaklanın.
Düşük iştah, bulantı ve kusma
- Parkinson tedavisinde kullanılan ilaçlar genellikle mide bulantısına sebep olur.
- Küçük ve sık porsiyonlar yiyin.
- Zencefil mide bulantısını azaltmada oldukça etkilidir.
- Buzdolabında taze zencefil bulundurun ve zencefil çayı yapmak için kullanın ya da küçük bir dilim zencefil çiğneyin.
- Yolculuk sırasında el altında zencefil bulundurun. Aynı zamanda zencefil tozu da çay yapmak için kullanılabilir.
Mide yanması, reflü ve şişkinlik
- Küçük porsiyonlar yiyin.
- Alkol, kafein ve asitli içecek alımını kısıtlayın ya da tamamen kaçının.
- Yemek yedikten sonra 45-60 dakika boyunca dik oturun.
- Şikayetleri tetikleyecek baharatlı yiyecekleri, çikolatayı, turunçgillerin suyunu, soğan, sarımsak ve domatesi kısıtlı tüketin veya hiç tüketmeyin.
Yemek sırasında yapılan yanlışlar
- Öğün atlamayın.
- Yemek için yeteri kadar uzun zaman ayırın.
- Küçük, önceden kesilmiş elle yenebilecek yiyecekler hazırlayın.
- Sessiz bir ortamda yemek yiyin.
- Yemek yerken konuşmayın.
- Kaşığınız tatlı kaşığı boyutunda olursa büyük lokma almanız engellendiği için daha az genize kaçırma şikayeti yaşarsınız.
Ortostatik tansiyon düşüklüğü (Ayağa ani kalkışta yaşanan baş dönmesi hissi)
- Öğünlerde dolu dolu yemekten kaçının.
- Basit şekerlerden oluşan karbonhidrat alımını azaltın.
- Tuz ve su alımını artırın. (Doktorunuza danışın)
- Alkol tüketiminden kaçının.
Ellerdeki motor problemler
- Kaslardaki sertleşme ve el becerileri kaybı yemek yerken çatal, bıçak ve tabak tutmayı zorlaştırır.
- Doktorunuz size yemenizi kolaylaştıracak özel dizayn edilmiş kâse, bardak, kaşık, tabak konusunda yardımcı olacak bir terapiste yönlendirebilir.
Düşük ruh hali
Depresyon, parkinsonlu insanlar arasında yaygındır ve yemek yeme isteğini etkileyebilir.
Öneri: Bunu doktorunuzla görüşün. Depresyon, B vitaminleri, D vitamini, omega-3 yağ asitleri veya diğer besin maddelerinin eksikliğine bağlı olabilir - bir kan testi bunların olup olmadığını gösterecektir ve eğer öyleyse doktorunuz yardımcı olacaktır. Bazı vakalarda, düzenli danışma oturumlarına katılarak depresyon hafifletilebilir, ancak bazıları antidepresan ilaç tedavisine ihtiyaç duyabilir.
Parkinson hastalığında kabızlık
Kabızlık, parkinson’da genel bir sorundur ve diyetinizi düzenlemek kabızlıkla baş etmek için en önemli etkendir. Sıklıkla antikolinerjik ilaçların ve dopamin agonistlerinin kullanımıyla ve hareketliliğin azalmasından kaynaklanır. Parkinson hastalarının yaklaşık yarısı günde bir defadan az bir bağırsak hareketi olduğunu söylerler. Bu nedenle, pişmiş meyve ve sebzeleri yiyerek lif alımını arttırmak önemlidir. Sıvı alımını artırmak barsaklar tarafından sıvı emilimini artıracağı için dışkıyı yumuşatır ve daha kolay atılmasına yol açar.
Sıvı kısıtlama rejiminde bulunmadığınız sürece günde en az 1,5 L su içmeniz önerilir. Kademeli olarak meyve, sebze, bakliyat, mercimek, tam buğday ekmeği ve tahıllar gibi zengin lifli gıdaların alımını artırmanız kabızlık konusunda yardımcı olur. Çok fazla lif alımı da kabızlığa neden olabilir bu konuda dikkatli olmalı ve mutlaka lif ve sıvı alımını dengelemelisiniz.
Tam buğdaylı yiyecekler, meyveler ve sebzeler gibi kompleks karbonhidratları yemek kabızlığı gidermek konusunda şekerler ve işlenmiş gıdalardan daha faydalıdır. Aynı zamanda egzersiz de barsak uyarımı için faydalıdır. Eğer diyetinizi değiştirmeniz ve egzersizi artırmanız ile kabızlık problemleri çözülmezse doktorunuza danışın.
Yeme problemleri ve beslenme programı ile ilgili kim bana tavsiye verebilir?
Bir diyetisyen size beslenme ihtiyaçlarınıza göre diyet oluşturabilir. Sizin ihtiyaçlarınıza ve şikayetlerinize göre, aldığınız parkinson ilaçlarını da göz önünde bulundurarak sağlıklı bir beslenme planı hazırlayacaktır. Bir konuşma terapisti size yutma problemlerinin ve konuşma problemlerinin üstesinden gelebilmeniz için taktikler verebilir. Ayrıca yutma problemine sebep olabilecek diğer olasılıkları da ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Bir ergoterapist yemekler ve yemekler için kullanılacak araç gereçlerle ilgili fikirler vererek yemek zamanlarını kolaylaştırabilir.
Mutfağınızdaki ve yemek yediğiniz alandaki küçük değişiklikler her şeyi farklılaştırabilir.
Örneğin:
- Yemek hazırlamak için gereken araç gereçleri hazırlayacağınız yemeğe göre gruplandırıp bir araya toplarsanız, onları almak için çok fazla hareket etmek zorunda kalmazsınız.
- Blender, mikrodalga, küçük bir bıçak işlerinizi kolaylaştırarak yemek hazırlama süresini kısaltmaya yarar.
Kendime nasıl yardım edebilirim?
Alışveriş ve yemek hazırlama ile ilgili öneriler
- Önceden dikkatli bir plan yapmak alışveriş ve yemek yapmayı kolaylaştırır. Buzdolabınızda ve dolabınızda yiyecekleri koymak için geniş bir alanınız olsun. Böylece alışveriş yapmaya fırsat bulamadığınızda yedek yiyeceğiniz olur.